top of page

Derinlerde Bir İnci Tanesine Yolculuk

  • Yazarın fotoğrafı: Sara
    Sara
  • 12 Oca
  • 3 dakikada okunur

"İstiridye komşusuna dedi ki; içimde büyük bir yük hissediyorum ağır ve yuvarlak. Yüreğimi daraltıyor. Öbür istiridye cevap verdi; Şükürler olsun göğe ve denize, içimde hiçbir yük hissetmiyorum. Sağlığım yerinde, kalbimden kabuğuma kadar çok iyiyim. O sırada bir yengeç geçti oradan iki istridyenin konuştuklarına şahit oldu ve çok iyi hissettiğini söyleyen istridyeye şöyle dedi. Gerçekten de sağlığın mükemmel. Ama komşunun taşıdığı yük olağanüstü güzellikte bir inciden kaynaklanıyor.

Bakıyorsan artık içeri doğru, işte öyle başlarsın görülmeyi bekleyen hediyenin ağırlığını hissetmeye, yoksa herkes sahiptir aslında. Gerçek kalbe görünürmüş nede olsa çünkü tüm ezberlerin aksine gerçek biz ve asıl gücümüz yarattığımız sert kabuklarda değil, dünya sahnesinde kırılganlığımızı tüm hassasiyetimizle cesurca sunuşumuzdadır. Cesaretin hayat bulma yolu, kendimizle has rengimizle var olan duygularımızı içtenlikle paylaşmaktan geçer. Hepimiz kendi rengimizde ışıldarız. O halde neden kısarız ki parlaklığımızı yarattığımız türlü güvenlik duvarları adına?

Artık zamanıdır tüm biricikliğinle aslolanı görmenin ve parlamanın. Var mısın gerçek olmanın dayanılmaz hafifliğini tatmaya ve hediyenle tanışmana. Hadi öyleyse seviyorsan içine bak."

 

Bu satırlar özümle ilk kez karşılaştığım ve sıcacık sarılıp kucaklandığım bir atölye sonrası elimize tutuşturulan bir metinden...


Yaşama öylesine gelmiş olamayız, öylesine gelmiş olsak bile güzel bir şeyler bırakıp gitme fikri fena mı? Yaşamdaki amacını bulan insanlara tanıklık etmişsinizdir, parlarlar, sevinç vardır, coşku vardır. Seslerinde, hareketlerinde, yaşamlarında… Bu bir aile kurmak olabilir, bir sanatçı olmak veya bir sivil toplum kuruluşunda çalışmak hizmet etmek olabilir. Herkesin o biricikliğine alan açan şeylerin sınırsızlığı söz konusu.

Çalışırlar, enerjileri hiç bitmez bu insanların, şikâyet ettiklerine görmezsiniz çok, hep bir geleceğe dair umutları vardır, daha iyi olacağına dair kalplerinde bir meşale taşırlar. Onunla gün içinde diğerlerinin de meşalesini ateşlerler. Onlarla olduğunuzda coşkulu hissedersiniz, harekete geçiren bir enerjileri vardır.

Toksik pozitiflikten bahsetmiyorum, gerçekten kalbinden geçene kulak vermiş, ondan akan şeye izin veren kendi önünden çekilen insanlardan bahsediyorum. Bir kere yaşı kaç olursa olursa olsun neşe saçar etrafına o anlatırken kalbin dolar taşar senin de.

Son iki yıldır kalbine yaklaşan, kalbininin sesini duymaya ramak kalmış ya da ondan akan şeye akmak isteyen şeye alan açmak isteyen kişilerle yolculuk yapıyorum. Vermek istiyorlar, dünyaya, insanlığa birşeyleri öylece vermek istiyorlar. Kendileri için değil üstelik... Anlattıkları konuda ne kadar yetkin olduklarını görünce şaşırıyor insan. E hadi diyesim geliyor, e hadi ver. İşte o zaman nasıl peki sorusunu duyuyorum.

Bilmem… “senden en kolay bu şey nasıl akar” diye soruyorum. Genelde en çabasız olan çıkıyor ortaya. Biri yazarak diyor, biri konuşarak, biri çizerek, biri şarkı söyleyerek biri dans ederek.

Biricik bir hediyenin yanında biricik de bir yöntemi var anlayacağın bu kalpten akan şeyin.

İnsanlar sana ne için gelir ve senin çabasızca verdiğin o şey nedir diye sorarım bazen. Bir anda açılır alan.. Gözündeki ışığı gördüğümde hemen yanısıtırım gördüğüm şeyi işte bu diye. Tek yaptığım şahitlik yapmak olur, o parlayan şeye alan açmak ve daha çok parlamasına hizmet etmek.

O ışık, o akmak isteyen şey her ne ise alan bulduğunda akar zaten, nasıl ne şekilde olduğunun bir önemi de kalmaz. Kaç kişiye aktığının da.. O kadar kolay ve çabasız akar ki karşılıklı sadece hayretle şahitlik ederiz biz de…

Ben bu anlara şahitlik etmeye ve alan tutmaya niyet ettim bu yola çıktığımda. İnsanların gözlerindeki o ışığa şahitlik edip o kendi olabildiği be eşsiz olabildiği anlara şahitlik edebildiğim anlara tutuldum.

Bazen bazılarının en derinlerindedir, gönüllü ise derinlerden çıkartır o inciyi.

Fakat herbiri eşsiz güzellikte ve içeridedir.


Şimdi bir kez de ben sormuş olayım..O halde neden kısarsın ki parlaklığını yarattığın türlü güvenlik duvarları adına?

 

 
 
 

Yorumlar


bottom of page