Kahramanın Sonsuz Yolculuğu_12-13: Dönüşü Reddetme
- Sara

- 22 Eyl
- 2 dakikada okunur
“Haz ve ışıkta kaybolmak: Kahramanın dönüş yolculuğunu erteleyişi”
Her dönüşüm bir zirve değil. Bazen o zirvede kalma arzusudur asıl sınav.
Kahraman, bilinçdışına yaptığı yolculukta ışıkla, kutsal olanla, kendilik özüyle temas etmiştir. İçindeki karanlıkla yüzleşmiş, gölgeleriyle hesaplaşmış, onlardan armağanlar toplamış, kendini doğurmuş ve ödülünü almıştır. Bu ödül; dışsal bir taç ya da alkış değil, içsel bir bilgeliktir. Kendinden kendine erişmektir.
Ama tam da bu noktada, bir tuzak bekler onu: dönüşü reddetmek.
Tanrısal olanın büyüsünde kaybolmak
Kahraman artık dış dünyanın gürültüsünü, maskelerini, rekabetini sahte bulur. Haklıdır da. Çünkü gerçek bir iç yolculuktan geçmiş, hayatın özüne temas etmiştir. Fakat orada kalmak hep orada kalmak istemek tehlikelidir.
Bu ışık alanı, bu içsel cennet, kahramanın evi değil sadece durağıdır. Kahraman, orada konaklayabilir ama oraya yerleşemez. Çünkü görevi vardır: bu bilgeliği dünyaya taşımak.
Oysa bazı kahramanlar, bu aşamada orada kalmak ister. Dönüşü reddederler. Bilgeliği sadece kendileri için saklar, paylaşmazlar. Ya da paylaşıyormuş gibi yapıp yeni bir egoya – bu kez spiritüel egoya – yenik düşerler. “Ben uyandım”, “Ben biliyorum”, “Ben artık başka biriyim” diyen ama hizmet etmeyen bir figüre dönüşürler.
Eğer kahramanın egosu gerçekten dönüşmemişse, sadece rol değiştirmiştir. Artık kendini “uyanmış”, “aydınlanmış”, “dönüşmüş” gibi görür ama yine başrolde o vardır. Bu, eski benliğin yeni bir illüzyonudur.
Bu noktada, narsisizm pusudadır. Kişi kendine âşık olur. Derinliğin sunduğu hazzın içinde erir. Hazineyi paylaşmak yerine içine kapanır. Bu da bir çeşit gerilemedir: yolun başına dönmektir.
Kahraman, özüyle temasa geçmişse, bu teması saklayamaz. Saklarsa içten içe çürür. Çünkü kutsal bilgi paylaşılmak ister. Dönüşüm, kişisel değil, kolektif bir yolculuktur. İşte bu noktada bir başka figür devreye girer: mentor. Kahramanın yeniden dünyaya dönmesine yardımcı olan, onu “oradan alan” bir bilge. Bu figür mitolojide bazen Hızır’dır, bazen bir dost, bazen bir olayın ta kendisi.
Teslimiyet ve irade
Kahramanın yapması gereken şey; hazineyi alıp yola devam etmektir. Geriye dönmek, yeniden yeryüzüne inmek, insanlarla buluşmak, paylaşmak, hizmet etmek…Bu kolay değildir. Çünkü ego hâlâ oradadır. Bu yüzden bu aşamada en büyük erdem iradedir. Ama kastettiğimiz, egosal bir güç değil; kendilik merkezli bir seçim yapabilme becerisidir. Arzunun ötesinde, kalpten gelen bir eylemdir bu.İrade, kutsal bir hediyedir. Onu kullanabilmek, gerçek özgürlüktür.
Bazı dönüşümler tamamlanamaz. Kişi ödülü alır ama hayata taşıyamaz. Bu durumda tekrardan çağrılır, yeniden aynı döngülerden geçer. Kısır döngüler, tamamlanmamış yolculukların sonucudur. Çünkü anlam, sadece içsel buluşmada değil, o buluşmanın dünyaya yansımasında saklıdır.
Bu aşama, kişisel gelişim dünyasının da en tehlikeli tuzağıdır:
toksik pozitiflik,
spiritüel kaçış,
her şeyi “enerjiye bağlamak”
ya da “ben oldum” yanılgısı…
Bunlar dönüşüm değil, sadece eski egonun yeni kılıflarıdır.
Ve nihayet...
Dönüşü reddetmemek; anlamı hizmete dönüştürmekle mümkündür.Kahraman, kendini tanımakla yetinmez, kendiyle tanışmış hâliyle dünyaya katkı sunar. Kalbinin sesiyle, bütünün hayrına bir yaşamı seçer.
Ve belki de asıl erdem budur:Geri dönmek. Ve dönerken, kalbinde ışığı taşımak.




Yorumlar