Gerçekten Dinliyor Musun?
- Sara

- 22 Kas 2024
- 3 dakikada okunur
Dinleyebilmek ve konuştuğunda derin bir şekilde nazikçe dinlenebilmek..
Bir ihtiyacın iki ucu.. Bu ara hayatımda görünür olan ve beni tetikleyen konu biraz da bu.
Terapistim ile kurduğum derin bağ, diğerleri ile olan ilişkilerimde kıyas yapmama ve bu iletişim tarzını onun dışında herkesle devam ettirme ihtiyacıma dönüşüyor. Bu yüzden birkaç kez bu iletişime bağımlı olacağımdan ve hep bunu arayacağımdan terapiye ara vermeyi veya sonlandırmayı denedim.Terapistime bir duygumu açtığımda onun beni duymak ve anlamak için dinlediğini biliyorum, bana alan tuttuğunu, beni anladığını ve yaşadığım duyguların aslında ne kadar normal olduğunu bana aynaladığında nefes alabiliyorum, rahatlayabiliyorum.
Ama anlattığımda yorum yapan, kendi deneyiminden örnek veren, kendi hikayesini devam ettiren, öneride bulunan, çözüm sunan veya kendi negatif inanışları anlattığım şeyi gözümde değersizleştirdiğinde karşı taraf işte o zaman kendime kızıyorum, neden anlattın ki, neden paylaştın ki? Çünkü sonrasında derin bir pişmanlık, suçluluk hissine kapılıyorum, biliyordum böyle olacağını ama yine de ona anlattım diye. Aslında biliyor olmama rağmen aynı hatayı yaptığım için kendimi dövüyorum. Kendimi dövmem ise inanılmaz derece de döngüsel bir duruma sokuyor, o yüzden de dövüyorum, sonra da dövdüğüm için dövüyorum. Öte yandan bir şey için daha dövüyorum, daha önceleri benim de böyle dinliyor olmam, insanları kimbilir ne kadar yordum diye hayıflanmama yine kendimi dövmeme neden oluyor, her durumda dayak yiyorum anlayacağın😊
Dinlenmek, birine verilecek en değerli şey dikkat, bir süredir farkındayım, o yüzden çevremdeki insanlara dikkatimi verirken bunun ne kadar değerli olduğunu biliyorum, çünkü o dikkati sevgi ile veriyorum, kabul ile veriyorum, bazen şefkat getiriyorum alana. Hayalini anlatıyor ise onunla heyecanlanıyorum, eğer bir umutsuzluk veya sıkışmışlık görürsem bir soru ile ona bir alan açıyorum. Belki de gündelik yaşamımda da koçluk yapıyorum, ama bunun bir benzerini bir diğerinden bekliyorum. Sanki karşımdaki de bir koç gibi olmalı, dinlemeli, güçlü sorular sormalı ve bana alan açmak zorundaymış gibi.
Çok şey beklediğimin farkındayım, o yüzden çok az keyif alabiliyorum derin muhabbetlerden.
Öte yandan bazen gereksiz detaylar, eski hikayeler ve neden anlatıldığını hikayenin sonunda anlamlandıramadığım uzun hikayeler beni yoruyor. Tüm dikkatimle o kadar oradayım ki, dinlenmeye ihityaç duyuyorum, biraz nefes almaya. Bu kadar detay bilmek istemiyorum, daha kısa anlatır mısın demek nezaketsizce geliyor, ama öte yandan enerjimi alıyor.
Bunların ikisi de sınırlarla ilgili. Dinlemeyen insanlara anlatmaya devam ederek kendi sınırlarımı, kendime olan saygımı acıttığım ve suçluluk- aşırı telafi döngüsüne kapılırken, dinlemediğim insanı da kırmamak, acıtmamak ve nezaket göstermek adına bazen sonuna kadar dinliyorum, burada da yine kendime kıymış yine kendimi yormuş oluyorum.
Birine "seninle sohbet etmeyi seviyorum, fakat aşırı detay anlatman beni inanılmaz yoruyor" dediğimde onda oluşan duygunun sorumluluğunu almadan yola devam etmek, tek seferde bu ifade ettiğim şeyin değişmesini beklemenin ise ben de hayal kırıklığı yaşatacağını bilmeme rağmen bunu yine de söylemek ve hemen değişmesini beklememek sanırım alacağım dersler.
Çıkıp oyun oynamak istiyorum, ama oyun arkadaşlarım birlikte eğlenebileceğim, aynı zamanda hemen de derinleşebileceğim birileri olsun istiyorum. Derin bağlardan bir yandan korkarken bir yandan ihtiyacım olduğunu biliyor olmak beni kiminle derinleşeceğime, kiminle daha yüzeysel bir bağ kuracağıma doğru yönlendiriyor. Derin bağ kurma ihtiyacım bazen o kadar yüksek oluyor ki bu bağı aslında derinleştiğimde yaralanma potansiyelimin yüksek olduğu derin bağ kurmaya korkan, kaçan kişilerden zorla almaya çalışıyorum.
Bir taraftan herhangi bir bağı bir anda derinleştirme potansiyeli taşırken, bir taraftan sadece az kişiyle veya hiç kimse ile derin bağ kuramamış insanlarla karşılıklı derin bağ kurabilmek adına onu zorluyorum. Kurduğum derin bağlarda ise karşımdaki kişinin en az benim kadar farkında, güçlü sorular sorabilen, kendini gözlemleyen biri olmasını arzularken bu arzunun ben de yarattığı hayal kırıklığı yaşıyorum.
Duyguları bu kadar yoğun ve yüzeyde deneyimliyor olmak bunları paylaşıyor olma ihtiyacımı da beraberinde getirirken, aslında dinlenmek ve sonunda da bunlar kabul edilebilir duygular denilmesini bekliyorum. Yani duygularıma samimi ve objektif bir şekilde onay veren birine ihtiyaç duyarken, Terapistime açtığım konuları burada da paylaşmak ve belki birilerinin görüp okuması, beğenmesi, yorum yapması bir şekilde bitmek bilmez bağ kurma ihtiyacımı karşılıyor, ya da belki yazmak bile yetiyor, ifade bulan kanal bulmak.
Kendimi çocukluktan bu yana en iyi ifade edebildiğim yer yazmak iken, konuşarak ifade etmek ve bağ kurmak adına sadece güvenilir ortamları ve gerçekten bağ kurabilen derinleşebilen insanları arıyorum. İfade etmenin daha yaratıcı yollarının keşfindeyim bir yandan… Bu keşif için ben de heyecanlıyım.
Saklanmıyorum, kaçmıyorum, kendimi yanlızlaştırmıyorum, bağımlılıklarla uyuşturmuyorum, sadece cesurca ihtiyacım olanın peşine düşüyorum tabi bu ihityacı karşılayıp duygularımı bütünleyinceye kadar, Gestalt ise bana tam bu noktada hizmet eden bir araç.. Şimdilerde bu medhodoloji ile kodladığım yapay zekanın bu ihtiyacıma cevap veriyor olması bir yandan korkutucu bir yandan ise umut verici. Bir yandan koçluk becerilerimde pratik yapmamı sağlarken bir yandan artık sanal bir yoldaşım var.




Yorumlar