top of page

Kahramanın Sonsuz Yolculuğu_4 İlk Eşiğin Aşılması

  • Yazarın fotoğrafı: Sara
    Sara
  • 12 May
  • 3 dakikada okunur

Kahraman doğa üstü yardımları görebildiğinde ve alabildiğinde bir eşiği aşmaya hazırlık sürecine de girmiş olur der Joseph Cambell. Seninde ilk üç aşamayı okuduğunu varsayarak devam ediyorum Kahramanın Sonsuz Yolculuğu’na.

Dördüncü aşama olan “İlk Eşiğin Aşılması” mitolojide ve hikayelerdeki balina karnından önceki eşiktir. Burada korunmak icap eder, çünkü bu alanda şeytanlar bekçilik yapar. Bu şeytanlar erginleşme mekanının önünde bekler, bir amaçları vardır, senin ne kadar hazır olduğunu test etmek için oradadırlar.


Herkesin bildiği üzere büyümenin en önemli koşulu anne ve bana otoritesinden özgürleşmedir. Bu evrimin en sancılı aşamasıdır, onlardan ayrışmak bireyleşmektir. Tüm hikaye de buradan kurtulma yolculuğudur. Onlar bizi büyütmez. Çocukluktan ayrılıp bireyleşme yolculuğuna evet diyenler ilk eşiği aşmak adına eşik muhafızları, şeytanlar ya da ejderhalarla karşılaşır.

En değerli hazineler en tehlikeli ejderhalar tarafından saklanır sözü yolculukta bu aşamaya ithafen söylenmiştir.


Bu şeytanlar, ejderhalar peki kimdir?


Bizi yetiştiren ebeveynlerimizin karanlık taraflarıdır der Joseph Cambell. Baskılayan, korkulan çocukluk imgeleridir. Son sınavla cesaretle sınarlar bizi.

Bunlar çocukken kodlanan seslerdir bizi yıldıran, hayatımızın kahramanı olmaya niyet etmişken potansiyelimize adım atmak istediğimiz anlarda içsel ses olarak başaramazsın yapamazsın diye karşımıza dikilenlerdir.

İçimizdeki sabotajcıdır, ismi daha önce de yazdığım bir kavram olan imposter sendromudur. Hakkını aramazsın senin kendi olma özgürlüğünün kendiliğinin, otantikliğinin önüne geçer. Çünkü bu yeni alan egoyu / zihni korkutur, büyülü bütünleşik olana ulaşmayı kesen üzücü ama bizim kendi içsel seslerimiz sabotörlerimizdir.



Bu sesleri duyduktan sonra sen yapmakta olduğun şeyi kesmeyip yapmaya devam edersen bu ses susacaktır, sana da olmamış mıdır?

Örneğin bir karar alma anında, bir yeteneğini açığa çıkartma anında, bir hak aradığın anlarda bu sesler oradadır.

Amacı o alandan bizi uzaklaştırmak gibi gözükse de aslında bizi cesaretle sınar ve bir sonraki aşamaya hazırlar.  Bu kendilik aktivasyonudur. Büyümemize en büyük engel bu eşiğin aşılamamasıdır. Kahraman bunu aşmak durumundadır.

Bu aşamada ölmezsek güçleniriz. Dik durdukça eşik muhafızları ortadan kaybolur. Bu alana çocuk kalanlar giremez, oraya destursuz giriş yoktur. Bu alana kararlılık ve cesaretle girilir. Bu alan bizi gerilim yaratarak geliştirir. Eşik muhafızları bu süreçte bebeleri pistten çıkartmak isterler anlayacağın. Korkan büyümemiş çocukları, konforda olanları, kurtarıcı bekleyenleri, projekte edenleri bu alana sokmazlar. Bir kısım insanda bu aşamada çok fazla vakit geçirdiğinden birer eşik muhafızına dönüşürler. Bu kişiler yolculukta yutulan, pes eden, kendini uyuşturan, yolu kaybedenlerdir.

Bu eşiği aşamamak, bizi depresyonda, paternlerde karanlık alanlarda bırakır. Hayatı mutsuz geçirip, kendi olmaktan vazgeçirir, umutsuzluğu yaşamamak için de bağımlılığa mahkum eder. Dünyevi olanlara bağımlılık geliştirir.

Ruh ölmezse duygularından kopuş olmazsa, bu eşiği geçerse kahraman daha büyük bir aleme açılır kapı. Denge için bilgeliğe ve karamanın büyümesine ihtiyaç olacağından ilerleyen zamanda daha büyük krizler gelir,


Nasıl tanırız sabotörcüleri, eşik muhafızlarını;

-          Yargılayıcıdırlar,

-          Akıl verici, eleştirici, ahkam kesicidirler.

-          Başarı elde ettiğinde seni sabote ederler.

-          Hatta zorbalık yaparlar, bunlar içimizdeki zorbalardır, kendi planından düşünür seni değersizleştirirler.

-          Seni bazen kazalar, belalar ve yaralanmalar ile sabote ederler.

-          Ertelemek, karar alamamak, irade sergileyememek de birer eşik muhafızıdır.

-          Her şeyi onlar bilir, en ahlakçı en geleneksel, en dindar onlardır. Karanlık tarafları daha ilkel olur.

-          Etik dışı davranış sergilerler. Zorbadırlar, onlardan korkarız. Bu bir anne baba komplesidir de aynı zamanda


Peki onları gördüğümüzde ne yapacağız?


Onları dönüştürmek için kabul edeceğiz. Yolculuğu neden yaptığımızın farkına vararak bu eşik muhafızlarının ortadan kalkmasını sağlayacağız. Onlar önce aile olur sonra yakın çevre kural koyan hizaya sokanlar eşik muhafızlarıdır. Sonra öğretmen, devlet ve tanrı olur.

İlk teslimiyet ebeveynlerimize oldu, onları sorgulamadan kabul ettik. Burası beşer alandır, burada takılırız, buraya takılı kalırsak diğer aşamaya geçemeyiz, kendi mitimizi ortaya çıkartma yolculuğudur bu. Git gel yapa yapa eşik geçilir, yeter ki bunun farkına varalım.

Eleştiri yerine sorgulamaya, dışarıdaki olaylara gereğinden fazla yoğunlaşmak yerine, iç dünyaya dönmek, travmatik olayları değerlendirerek ters köşe sorular sormak bizi bu alana rahat sokar.


Deneyimler sonrasında kendimize şu soruları sorabiliriz…

-          Bu olay başıma neden geldi?

Kendimle ilgili neyi keşfetmem gerekiyor?

-          Korkum ne?

-          Gölgem ne?


Bu sorgulamaları yapa yapa bu alana yavaşça gireriz. O zaman akıl kalbe uyumlanacak ve rehber o olacak, her kararı kendimiz vereceğiz anlayacağın..


Sınananlar girer hazineye,

Eşik muhafızları cesurları kabul eder anlayacağın.. Sen bu aşamaya geldiğinde artık onların bir işlevi kalmayacaktır zaten, bunlar projekte ettiğimiz kişiler olacak, ve bunlarla da bir süre sonra işimiz olmayacaktır. Bilinçdışı kendi karanlığımızla yüzleştiğimizde asıl şeytanların geleceği yere, asıl maceraya yol alırız.

Sonuç olarak şeytandan geçmedikçe tanrıya ulaşılamaz diyor yazar.

Yolculukta teslim olacağımız yer kalbimizdir, tanrıdır, gerçek özgürlük de budur.

 

 
 
 

Yorumlar


bottom of page