top of page

Kahramanın Sonsuz Yolculuğu_7 Tanrıça İle Karşılaşma

  • Yazarın fotoğrafı: Sara
    Sara
  • 17 Haz
  • 2 dakikada okunur

Bilinçdışıyla kutsal temasa açılan eşik..


Kahraman çağrıyı reddetmemişse, sınavların, yüzleşmelerin, yalnızlıkla geçirilen o içsel dönemin ardından bir başka eşik belirir ufukta. Fırtına diner ve yol, bir anlığına da olsa yumuşar, tam da bu anda... tanrıça ile karşılaşılır.

Bu bir durak değil, bir kucaklayıştır. Kahramanın içsel planında, ilk kez sevgiyi koşulsuzca hissedebildiği o derin yer. Burada ego, bilinçdışının sıcak nefesini tanır. Savaş biter. Ve bir bütünleşme başlar.

Tanrıça, Jung’un deyimiyle anima’dır. Yaşamın kaynağı. Sevginin, kabullenişin, dönüşümün taşıyıcısı.


Burada kahraman artık yalnız değildir çünkü yalnızlık çözülür. Özlem yerini tanımaya bırakır. Ve kahraman ilk kez neden bu yolculuğa çıktığını bütün kalbiyle idrak eder.


Bu Alan Nasıl Bir Yerdir?

Burası bir rahimdir, hem doğurur, hem de içine alır. Zihin susar, kalıp çöker, ego diz çöker. Savunma mekanizmaları çözülür çünkü artık bir tehdit yoktur. Burada teslimiyet vardır ve ilahi plan kendini yavaşça göstermeye başlar.

Bilinç ile bilinçdışı arasında bir köprü kurulur bu eşikte. Sol beyin sustuğunda, sağ beyin şarkı söylemeye başlar. Yani maddeyle kurduğumuz düzlemden, sezgiyle işleyen bir plana geçiş olur.

Kahraman, artık sadece aklıyla değil, tüm varlığıyla hisseder: “Ben yalnızca bir rol değilim ben kaynağa bağlıyım.”

 

Aşk, Bilgelik ve Yaratımın Kapısı

Tanrıça yalnızca bir varlık değil, bir içsel işlevdir. İçimizdeki sevgisizlikten, bastırılmış arzudan, yalnızlıktan geçerek ulaştığımız o saf bilgeliktir. Bilinçdışı artık korkulacak bir alan değil; yaratımın ta kendisi olur. Yaratıcılık, sezgi, bağlantı…Hepsi buradan akmaya başlar. Ama bu karşılaşma kolay değildir. Cesaret ister. Çünkü kendi içindeki narsistle göz göze gelmen gerekir. Kendi içindeki manipülatörle, mağdurla, bağımlı ile…Hepsine bakman, hepsine ışık tutman gerekir.

Ve işte tam bu bakışta, bir şey çözülür. Savunmasız kalmak, ilk başta acıtır. Ama ardından öyle bir hafiflik gelir ki; bu, içsel özgürlüğün tohumudur.

Gerçek Tanrıça Dışarda Değil

Karşılaşmayan, yüzleşmeyen, içeri giremeyen...Tanrıçayı dışarıda arar. Bir ilişkide, bir liderde, bir öğretmende, bir başarıda...Ve bu da bağımlılığın kapısını aralar. Çünkü dıştan gelen hiçbir sevgi, içteki boşluğu dönüştüremez.

Oysa tanrıça içsel bir kapıdır. Onunla karşılaştığımızda yalnızca sevilmiş olmayız ;aynı zamanda kendimizi sever hâle geliriz. Ve artık madde dünyası bizim için bir proje değil, bir yansıma olur.


Peki Tanrıçanın Hediyesi Nedir?

Kahraman tanrıçayla karşılaştığında sadece ödüllendirilmez...Hatırlatılır. İçindeki ışığı, sevgiyi, yaratım gücünü…Ve bu bir doğum anıdır. Ego kendini merkezde sanmayı bırakır .Zihin sustuğunda sezgi konuşur. Ve bu bütünlük hâli; hem kaynaktan beslenir hem dünyada karşılık bulur. Dağın eteğine kadar akılla gidebilirsin. Ama zirveye sadece kalbinle çıkarsın. Orada seni bekleyen şey bir cevap değil…Kendinsin.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page