Kurtarma Çalışmak Yıkmak Olabilir Mi?
- Sara

- 6 Kas 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 16 Kas 2024
En çok kendine acımasız olanlar bilir bunu, en çok kendini dövenler. Sınırlarına ve hayattaki ilerleyişine en çok zorba olanlar, en hızlı bir yere varmaya çalışanlar bilir bunu. Bu hızla, bu hırsla en hızlı varmaya aydınlanmaya baş koyanlar bilir bunu.
Sanırım varlığım da bu deneyimin içinde, bir yere varma bir yere yetişme, bir şey olma çabası muhtemelen, yine karşıma çıkan yetersizlik kökenine dayanan bir çaba olsa gerek.
Şimdilerde bu hızımın, bu dur durak bilmez tavrımın çevreme verdiği zarara uyanıyorum. Onların da sınırlarını zorlarken aslında onlara nasıl şiddet uyguladığıma tanıklık ediyorum. Üstelik bunu bana aynalayan varlıkların zorbalığına maruz kalırken bu zorbalığı en çok kendime yaptığıma uyanıyorum bu yolculukta. Onlar, onlarla yaptığım anlaşmaya sadece sadık kalıyorlar, bunun dışında bana bir zararları yok, yani yaşam bana karşı değil benim için var, işte bu ara buna uyanıyorum.
Hayatın her alanında en zoru seçen, en zoru deneyen, hep en sınırları zorlayan varlığım bana artık yeter diyor, kimsin ki sen, her şeye gücün yeter mi sanıyor diyor. Bunu bana evren bağırıyor.
Bunu yaparken sadece kendine değil, çevrene de kıydığının farkında değil misin diyor, bak insanları da böylesine zorlamana bak, onların ıstırap dolu yollarına eklediğin ıstıraba bak diyor. Gör diyor, kör olma diyor. Tüm aradığın yanıtlar orada burada değil gözünün önünde diyor.
Üstelik her bir deneyimi kendin yaşamana gerek de yok, bırak bu başı kesik tavuk olmayı deneyim peşinde koşturmayı diyor, çevreni izle, seninle benzer yolu izle diyor, orada da var aradığın cevaplar diyor. Hayatımın bu döneminde tanıklık ile oyunculuk arasında gidip geliyor, uzaktan sadece izlemek ve gözlem yapmak bazen kolay yol gibi geliyor, konfor alanı gibi geliyor o yüzden bazen zorlanacağımı bildiğim oyunlara dahil olup sınırlarımı ve kapasitemi test ediyorum. İşin güzel yanı artık çıkış kapılarım var o oyunların içine dahil olup sonra çıkmayı, soluklanmayı bir süre dışarıdan bakmayı deneyimleyip yeniden atlıyorum o azgın sulara.
Bir yanım gerek var mı azgın sularda böylesine tersine kürek çekmeye, ol yeter, dur yeter, gözlemle yeter tek yapacağın azıcık daha gözlemlemek diyor, biraz burada kalmak ve izlemek diyor. Bir yanım böyle büyüyemezsin gir ve pratik yap diyor. Anlayacağın yine bir ikilik yine bir ikilik.
Bu seslerle dene yanıl devam ediyor anlayacağın yolculuğum..
Plan yapmak, strateji hazırlamak, programlar yapıp her şeyi kontrol etmenin çözüm olmadığına uyanmış olmak beni en çok rahatlatan şey, daha çok anda olup gelen şeylere karşılık verip verip ilerliyorum. Andaysam eğer ve farkındaysam o an alınacak en doğru aksiyonu alıyorum ve o mesele gündemimden düşüyor.
Benim için doğru olduğunu düşündüğüm şeyin iletişimi karşı tarafta beklemeden yapıp aramızdaki ilişkiyi ayyuka anında çıkartıyorum. Korkutucu gelse de asıl korkunun bunu devam ettirmek sürdürmek olduğunu daha net anlıyorum.
Bu ara saygıyı öğreniyorum, başkasının sınırlarına, kapasitesine, yolculuğuna saygı duymayı öğreniyorum. Bunun geçtiği yerin ise koşulsuzca sevgi olduğu seziyorum. Ona yaklaşıyorum, adım adım.. Yol bu. Yol hiçbir şeyi değil sevgiyi bulmak…
Bulmak da değil belki de onu hatırlamak ona uyanmak.
Sevgiyle…




Yorumlar